Seyşeller Rotamız ve Gezilecek Yerler
Seyşeller rotamızı belirlerken öncelikle nasıl bir Seyşeller tatili hayal ettiğimizi göz önünde bulundurduk. 11 Günümüz vardı ve çocukla seyahat eden bir aileydik. Hem biraz balayı konseptinde olsun ve çocuklarla otel tatili yapalım hem de içimizdeki gezgin ruhu besleyecek keşiflerde bulunalım istedik. O yüzden en popüler 3 adasında konaklamaya karar verdik.
Praslin Adası
Mahe kadar şehirleşmemiş, La Digue kadar küçük değil. Praslin doğası ve birbirinden güzel plajlarıyla Seyşeller’de mutlaka görülmesi gereken yerlerden biri. 3 gece 4 gün ayırdığımız bu güzel adada eğer zamanımız olsaydı 1 gün daha kalmak isterdik.
Praslin’e Ulaşım
Türkiye’den Victoria havaalanına iner inmez alanın içindeki şirin kafede bişeyler atıştırıp önceden aldığımız iç hat uçuşuyla Praslin adasına devam ettik. Mahe'den Praslin adasına hem uçak hem de feribotla gidebiliyorsunuz. Öncelikle her ikisinin de fiyatları birbirine çok yakın. Giderken feribotu tercih etmememizin nedeni zaten havalanından direk aktarma yapıyor olmamızdı fakat dönüşte Praslin’den feribotla değil uçakla Mahe’ye dönüyor olmamızın nedeni bu konuda okuduğumuz yorumlar oldu. Neredeyse feribotu kullanan herkes mide bulantısı yaşamış ve kusmuş. Özellikle çocukları riske atmak istemediğimiz için bize zaman kaybettirse de uçak kullanmayı tercih ettik.
Praslin’de Gezilecek Yerler
Anse Takamaka ve Anse Volbert Plajları
Aracımızı kiraladıktan sonra sol şeritte araba kullanıyor olmanın verdiği tedirginliği etraftaki yeşil-mavi manzaraları hayranlıkla izlerken geride bırakıp otelimize vardık. Anse Takamaka koyunda yer alan Raffles Otel’i eğer lüks ve konforlu bir konaklama arıyorsanız kesinlikle tavsiye ediyorum. Otelin bulunduğu Takamaka plajı adadaki en güzel plajlardan biri. Bu nedenle ilk gün otelin ve plajının keyfini doyasıya çıkarmayı tercih ettik. Bizi karşılayan gökkuşağı ve pırıl pırıl deniz hem tüm yorgunluğumuz aldı hem de kalbimizi bu cennet yerde olduğumuz için şükürle doldurdu.
Ertesi günü öğleden sonra Anse Volbert’deki Cote d’Or Beach’e gittik. Burası çocuklu aileler için de çok uygun bir koy. Deniz durgun ve hemen derinleşmiyor. Yürüyüş yapıp denizin keyfini çıkardıktan sonra otele geri döndük.
Bu bölgede akşam yemeğini yiyebileceğiniz çok sayıda restaurant var. Biz gitmedik ama incelemek isterseniz diye notlarımı paylaşmak istiyorum.
Village Take Away ise Grand Anse’de bulunan bir take-away restaurantı ve adadaki en hesaplı adreslerden biri.
Curieuse Island
Sabah kahvaltısından sonra otelimizdeki dev kaplumbağaları beslemek için plajın hemen yanındaki koruma alanına gittik. Seyşeller denilince aklımızda kalan ilk şeylerden biri kesinlikle bu harika canlılar oluyor.
Dünya üzerinde çok az yerde görebileceğiniz bu dev kaplumbağalara en çok Praslin ve La Digue adasında rastlıyorsunuz. Otelimizin hemen karşısında yer alan Curieuse adası ise doğal ortamlarında yaşayan çok sayıda kaplumbağaya ev sahipliği yapıyor.
Bu adaya gitmek için Cote d’Or plajından günübirlik turlara katılabilir ya da deniz taksisi kullanabilirsiniz. Otelimizden sadece 15 dakika uzaklıkta olmasına rağmen biz bu ada tura katılmak istemedik. Birinci nedeni yarım günden fazla zaman alması, ikinci nedeni otelimizdeki tur fiyatının kişi başı 70-80 euro arasında olması ve üçüncü nedeni de kaplumbağaları başka yerlerde de görebilecek olmamızdı. Siz aynı turu Cote d’Or plajında kişi başı 25 Euro’ya yapabilirsiniz. Otellerde herşey gibi turlar da çok daha pahalı.Tabi bir de Filipinler'deki ada turlarından sonra (Island hopping) Seyşeller’deki turların bize biraz yavan gelmiş olması :)) Onun yerine aşağıda bahsedeceğim harika iki plaja gittik.
Anse Lazio ve Anse Georgette
Bence Praslin adasına mutlaka görmeniz gereken iki yerden biri Lazio diğeri Georgette plajları. Anse Lazio, bembeyaz kumu ve tertemiz turkuaz deniziyle Anse dünyanın en güzel plajları arasında gösteriliyor. Suyun rengi o kadar şeffaf ki cam gibi bir akvaryumda yüzdüğünüz hissine kapılıyorsunuz. Rengarenk balıklarla yüzmek ise tek kelimeyle muhteşem! Öğlene doğru kalabalıklaşan plaj çok geniş bir alana yayıldığı için rahatsız etmiyor. Restaurant ve küçük bir otel bulunan koyda diğer birçok Seyşeller plajında olduğu gibi şezlong hizmeti yok. Palmiye ağaçlarının gölgesine havlunuzu serip yumuşacık kumlara yayılıyorsunuz.
Yer seçerken hindistan ağacının altına oturmamaya dikkat edin çünkü büyük bir hızla aniden meyvesi düşebiliyor. Her gün çok sayıda yaralanma yaşanıyormuş. Biz gittiğimizde deniz biraz dalgalıydı. Seyşeller’de rüzgarın o gün nereden eseceği, hangi koyun dalgalı olacağı pek kestirilemiyor. Günlük olarak tahmin edilse bile kısıtlı sürede konaklarken plan yapabilmek neredeyse imkansız. O yüzden bence en güzeli şansınıza ne çıkarsa tadını çıkarmak.
Anse Georgette ise adanın ultra lüks oteli Constance Lemuria’nın içinde yer alıyor. Plaja girmek ücretsiz ama birkaç gün önceden rezervasyon yaptırmanız gerekiyor. Otelden girdikten sonra golf sahalarının yanındaki çok keyifli bir yürüyüş yolundan plaja doğru yaklaşık 20 dakika yürümeniz gerekiyor. Yönlendirme için konulmuş okları takip edebilirsiniz. Biz dönüşte kızları yormamak için araba park yerine kadar otelin bagilerini kullandık, siz de aynı taktiği uygulayabilirsiniz.
Vallee de Mai Nature Reserve
Kapısına kadar gidip içeri girmediğimiz bir başka yer de Seyşeller’in UNESCO Dünya Mirası listesinde bulunan bu doğal park oldu. Gitmeden önce okuduğumuz yorumlarda tavsiye denler olduğu kadar hiç etmeyenler de vardı. Giriş ücreti kişi başı çocuklar da dahil 24 euro. İsterseniz içeriyi bir rehberle de gezebiliyorsunuz. Bir kısa ve bir uzun yürüyüş parkuru var. En büyük özelliği Seyşeller’e özgü coco de mer palmiyelerinden oluşuyor olması. Bu özel hindistan cevizi dünyada başka hiç bir yerde yetişmiyor ve artık kullanılması ve satılması kesinlikle yasak. Günümüzde yılda toplamda sadece 1600-1700 meyve verdiği için koruma altında.
Biz neden girmedik? Öncelikle adanın her yeri orman ve muhteşem bitki örtüsüyle ile kaplı olduğundan çok heyecanlı gelmedi. İkincisi çok sayıda sivrisinek olduğunu için kızları riske atmak istemedik. Eğer gidecekseniz yanınıza koruyu sprey mutlaka alın. Üçüncüsü de otele dönüp rengarenk balıklarla şnorkel yapmak çok daha çekici geldi :)) Yine de Tripadvisor’a göre Praslin’de yapılacaklar listesinin başında yer aldığını belirteyim. Buraya tıklayarak fotoğraflarını inceleyebilirsiniz.
La Digue Island
Praslin adasından feribot iskelesine kiralık aracımızı iade edip 15 dakikalık bir keyifli bir yolculukla La Digue adasına vardık. Bu küçük adada motorlu araç olmadığı için önceden ev sahibimizle yazışıp bize taksi yollamasını söylemiştik. Burada taksi olarak elektrikli bagiler kullanılıyor, ayrıca hemen feribot iskelesinin etrafında çok sayıda bisiklet kiralayabileceğiniz yer de var. Biz valizleri ve kızlarımız düşündüğümüz için önceden ayarlamak istedik fakat feribot saatinde her zaman rahatça taksi bulunuyormuş. 10 dakika sonra Lucy’s Guesthouse’a vardık ve yerleştikten sonra hemen bisiklet kiralayıp adayı gezmeye başladık.
Bisiklet kiralarken dikkat etmeniz gerekenler
Öncelikle adadaki bisikletlerin çoğu eski ve konforsuz. Bu nedenle kiralamadan önce vitesini ve frenini kontrol edin.
Günlük kiraları 10 euro. Ela’yı taşımak için arka koltuklu, Mina’nın rahat sürebilmesi için de tricycle denilen 3 tekerlekli bisikletlerden kiraladık. Çocuklu ailelere tavsiye edilir. Bisikletinizde asla değerli eşyalarınızı bırakmayın. Araç trafiğinde olduğu gibi bisiklet trafiği de tersten akıyor ama orman yolları olduğu için alışması gayet kolay. Her yerde bisiklet park yerleri mevcut, başka yere bırakırsanız sorun yaşabilirsiniz.
La Digue Adasında Gezilecek Yerler
Gezilecek yerleri anlatmadan önce bu şirin adayı çoook sevdiğimiz belirtmek istiyorum. İyi ki 2 gece kalmışız ve burayı aceleye getirmemişiz. Bir kere enerjisi, doğası, ortamı çok güzel. Resmen ruhumuz huzurla doldu diyebilirim. Kızlarımızla bisiklete binmek başlı başına unutulmayacak bir deneyimdi. Dünyanın bambaşka yerlerinden gelen insanlarla sohbet etme ve tanışma fırsatı bulduk. Dünyanın en ünlü plajlarından birinin burada olması da cabası.
La Digue Seyşeller’de ki 3 ana ada grubunun en küçük olanı. Az sayıda otel ve restaurant, çok sayıda güzel plaj var. Bu yüzden birçok gezgin konaklama için guesthouse denilen, içinde ortak mutfağı bulunan misafir evlerini tercih ediyor. Biz de Lucy’s guesthouse da kaldık ve adanın imkanları ile kıyaslayınca gayet memnun ayrıldık. Odaları temiz, klimalı ve en önemlisi banyoluydu ki birçok guesthouse veya hostelde bunların çoğu yok. İsterseniz kahvaltıyı da fiyata ekleyebiliyorsunuz. Biz marketten alışveriş yapıp kendi kahvaltımızı hazırlamayı tercih ettik. Türkiyeden vakumlayıp getirdiğimiz zeytinler, marketten aldığımız Avustralya marka krem peynir, ekmek, marmelat, organik köy yumurtası ve kahve bizi mutlu etmeye yetti.
Anse Severe ve Anse Patates Beach
İlk gün odamıza yerleşip dinlendikten sonra adanın kuzeyindeki plajlara gitmeye karar verdik. Bu şekilde bisikletle şehir merkezi boyunca adayı gezip tanıma fırsatı da yakalamış olduk. Yol boyunca inişler ve yokuşlar olduğundan ara ara molalar verdik. Her iki plajında etrafında tropikal içecekler hazırlayan büfeler var.
Anse Source D'Argent
Adadaki ikinci günümüzü dünyanın en çok fotoğraflanan plajı olarak da bilinen Anse Source D'Argent’a ayırdık. Bisikletle yarım saatlik bir sürüşün ardından önce kendisi de plajı kadar güzel olan L’Union Esitate Farm’a varıyorsunuz. Kişi başı 7 euro giriş ücretini ödedikten sonra vanilya ağaçlarının arasından çiftliği gezerek denize ulaşıyorsunuz.
Bisiklet parkına ayrılan alana bisikletlerimizi bıraktıktan sonra yürüyerek plajı keşfetmeye başladık. İçeride çok sayıda büfe ve hediyelik eşyacı mevcut. Plaj epey geniş bir alan yayıldığı için önce etrafı gezip kendimize uygun bir köşe aradık. Sabah 10 dan sonra içerisi bir anda kalabalıklaşmaya başlıyor. Praslin’den de günübirlik gelen çok sayıda tur firması da La Digue’e sadece bu plaj için uğruyor.
Biz gittiğimizde hava rüzgarsız ve deniz de dümdüzdü. O yüzden çocuklar için yüzmeye elverişli. Denizi bence Seyşeller’deki en güzellerinden biri değil ama plajı saran volkanik taş oluşumları gerçekten çok etkileyici. Defalarca gördüğüm bir fotoğraf karesinin bir parçası olmak bile başlı başlına çok heyecan vericiydi.
Transparan kano kiralayıp adayı denizden de izlemeye karar verdik. İyi ki de yapmışız çünkü kızlar ilk kez Filipinler’de denedikleri bu aktiviteye bayıldı. Taze meyve sularımızı içip ve yanımızda getirdiğimiz atıştırmalıkları yedikten sonra plajdan ayrıldığımızda akşamüzeri olmuştu. Parktan çıkarken içerideki kaplumbağa çiftliğine uğradık ve 100 yaşını geçmiş dev kaplumbağalı besledikten sonra yine bisikletlerimizle otelimize döndük.
Adanın güney doğusunda kalan diğer plajlara da eğer zamanınız kalırsa uğrayabilirsiniz. Bunun için ıssız bir toprak yoldan 50 dakika kadar bisiklet sürmeniz gerekecek.
Anse Coco, Grand Anse ve Petite Anse yan yana koylarda bulundukları ve uzak oldukları için nispeten daha sakin oluyormuş.
Akşam yemeğimizi Le Domaine de L'Orangeraie Resort & Spa'nın içindeki restaurantta yedik ve sonrasında da barında bişeyler içtik. Seyşeller’de birçok yerde olduğu gibi yemekler güzel, fiyatlar pahalı, servis yavaştı.
La Digue’de takeaway arayanlar için de için şu restaurantı önerebilirim:
Mahe Island
La Digue’den önce feribotla Praslin’e ardından uçakla Mahe’ye gittik. Aslında La Digue’den Mahe’ye direk feribotla da gidebiliyorsunuz fakat okuduğumuz yorumlardan sonra buna cesaret edemedik. Neredeyse herkes mide bulantısı ve kusma yaşadıklarını, yolculuğun berbat olduğunu yazmıştı. Kızlarımızı böyle bir riske atmak istemediğimiz için ulaşım aracı olarak yine uçak tercih ettik. Feribot iskelesinden havaalanına gitmek için taksi kullandık ve 40 euro ödedik. Uçak biletleri ile feribot fiyatları arasında da çok fiyat farkı yoktu.
Mahe’de 5 gün kalacağımız için ilk günümüzde otelimize yerleşip tüm günü dinlenerek ve denizin keyfini çıkarak geçirdik. İncelemek isteyenler için otelin linkini bırakıyorum.
Bliss Boutique Hotel Seychelles
Mirante la Misere, Copolia Trail ve Morne Blanc
Mahe adasında keyifli bir yürüyüşün ardından ulaşabileceğiniz meşhur manzara noktaları var. Mirante la Misere arabayla önünde durabileceğiniz bir seyir terası. Tam karşınızda Eden Island’da diğer küçük adaları izleyebiliyorsunuz. Diğer manzara noktalarına ulaşmak için biraz daha yukarı çıkmanız gerekiyor. Copolia trailer için 1 buçuk saatlik yürüyüşü, Morne Blanc için ise 2,5 saatlik yürüyüşü göze almanız gerekiyor. Her ikisi de doğa ve panoramik manzara sevenler için kaçırılmaması gereken yürüyüş rotaları.
Port Launay
Mirante la Misere’de manzara fotoğraflarını çektikten sonra Constance Ephelia otelinin içinde yer alan Port Launay beach’e geldik. Bizim çocuklarla en çok keyif aldığımız yerlerden biri oldu. Giriş ücretsiz ve tüm plaj halka açık. Yemeğimiz de otelin restaurantlarından birinde yedik. Kızlar çocuk parkında oynadı ve turkuaz denizinde bol bol yüzdü. Plajda fotoğraf çekebileceğiniz ip salıncaklar da var. Otelin içinde ayrıca zipline alanı da mevcut.
Beau Vallon Beach, Sunset Beach
Ertesi gün yarım gün otelde dinlendikten sonra önce adanın en popüler plajlarından biri olan Beau Vallon Beach’e gittik. Burası Seyşeller’deki en hareketli koylardan biri. Çok sayıda otel de bu plaj üzerinde yer alıyor. Restaurantlar, sokak yemeklerini tadabileceğiniz büfeler, takeaway ve dondurmacılar, hediyelik eşyacılar ve her türlü aktiviteyi bulacağınız tur firmaları bu bölgede yer alıyor. Eğer günübirlik ada, şnorkel ya da dalış turlarına katılmak istiyorsanız plaj boyunca yürüyüp farklı firmalardan teklif alın derim. Pazarlık etmeyi de unutmayın.
Güneşi batırmak için bu defa istikameti Sunset Beach’e çeviriyoruz. Burası küçük ve sevimli bir plaj. Sunset Beach Hotel’in otoparkına park edebilirsiniz. Biz denize girmeyip otelde gün batımını izlemeyi tercih ettik. Otelin servisi de ambiyansı da vasat fakat manzarası çok keyifli.
Victoria
Şehir merkezi olarak da bilinen Victoria’yı gezmek için birkaç saat ayırmanız yeterli. Hindu tapınağı Tempio hindu, Yöresel lezzetlerin satıldığı Victoria Market, Saat Kulesi görülecek yerler arasında. Bu bölgeye gelmişken Eden Island’a uğrayıp yemek yiyebilirsiniz.
Eden Island
Seyşeller’deki son günlerimizi Eden Island’da dinlenerek geçirdik. Burada kiraladığımız Villa Armelle’den çok memnun kaldık. Linkini buraya bırakıyorum.
Eden Island içinde marina da olan bir yaşam kompleksi. Otel, apart evler, villalar, resatuarantlar, çocuk oyun alanları ve plajlar var. Özellikle küçük çocuklu ve bebekli ailelere rahatlıkla tavsiye edebilirim. Çok güvenli, temiz ve konforlu aynı zamanda şehir merkezine de çok yakın. Konaklama boyunca her eve bir elektrikli mini araç veriliyor. Bu da ada içi ulaşımı kolaylaştırıyor. Çocukların da çok eğlendiğini söyleyebilirim. Burası yapay bir oluşum olduğu için tropik ada konseptinden biraz uzak o yüzden daha bohem bir tatil arayanlar için ilk tercih olmamalı.
Mahe’de Gezilecek Diğer Yerler
Petite Anse, Anse Royale beach, Anse Takamaka Beach, Petite Police Beach adanın diğer popüler plajlarından. Eğer vaktiniz olursa bir iki günüzü bu bakir koyları gezmeye ayırabilirsiniz. Biz açıkçası bir süre sonra tüm plajları birbirine benzetmeye başladık ve tatilin son günlerini kızlarımızla zaman geçirip dinlenmeye ayırdık.
Seyşeller’de günü birlik Bot turlarına katılmak isterseniz aşağıdaki siteyi inceleyebilirsiniz.
Seyşeller seyahatimizle ilgili farklı ve video ve fotoğraflara sosyal medya hesaplarımdan ulaşabilirsiniz. (Instagram'da öne çıkanlarda Seychelles 1-2-3)
@cerenucarken