Amsterdam: Lale Festivaline Renkli Bir Yolculuk
Sarıdan turuncuya, pembeden mora.. Boy boy, çeşit çeşit alabildiğine renkli milyonlarca lale her yıl Mart ve Mayıs ayları arasında Hollanda’nın bereketli sulak topraklarını gökkuşağına boyuyor.
Sanki bir animasyon filmi gibi canlı ve parlak!
Sizi içine çekmekle kalmıyor, adeta onun bir parçası yapıyor.
Belki de bu yüzden birçok farklı mevsimde ziyaret ettiğim Amsterdam’ı ben en çok baharda sevdim.
Fotoğrafçılığa, doğaya, çiçeklere ilgi duyuyorsanız seyahat tarihinizi mutlaka ilkbaharda düzenlenen Lale Festivali zamanına denk getirin. Müzeleri, kanalları, eğlence hayatı ve sanat kokan sokaklarıyla Amsterdam tatilinizi çok daha özel bir geziye dönüştürebilirsiniz.
Hikayesi yüzyıllar öncesine, hatta Osmanlı’ya dayanan lale bugün yel değirmenleri, tahta ayakkabıları ve kanallarından sonra Hollanda’nın en önemli simgesi.
Harleem ile Leiden arsındaki 30 kilometrekarelik şeridi kaplayan tarlalarda dünyanın en büyük lale yetiştiriciliği yapılmakta. Bu bölgenin en önemli noktalarından biri de festivalin gerçekleştirildiği Keukenhof Parkı.
Bu devasa bahçe bir nevi sergi alanı olarak kullanılmakta.
Etrafını çevreleyen lale tarlalarının arasında konumlandırılan parka girmek için bilet almanız gerekiyor. Her yıl farklı tarihlerde açılan parkın güncel bilgilerini internet sitesinden takip edebilirisiniz. Linkini buraya bırakıyorum. Genellikle Mart ayının ortasında açılıyor olasa da gitmek için en iyi dönem Nisan ve Mayıs ayları. Eğer bahçeyi en güzel haliyle görmek istiyorsanız Mayıs’ın sonlarına doğru bir plan yapmamaya çalışın çünkü yavaş yavaş laleler solmaya başlıyor.
İnternet sitesinden iki türlü bilet temin edebiliyorsunuz. Birincisi sadece parka girişi kapsarken, combo dedikleri bilet hem ulaşım hem de giriş biletini içeriyor. Biz arkadaş grubu ile gittiğimiz için transferimizi otelden sağlamıştık. Sabah bizi otelimizden alıp akşam geri otelimize bırakan şöförlü bir Minivan tercih ettik.
Eğer direk havaalanından parka ulaşacaksanız oradan kalkan Keukenhof Express (Bus 858) otobüsü sizi direk parka götürecektir.
Amsterdam’ın içinden gidecekseniz de Leiden Central Station (Bus 854), Haarlem Station (Bus 50) Katwijk, Noordwijkerhout (Bus 90) dan kalkan otobüsleri kullanabilirisiniz. Combo bilet aldığınızda birkaç euro daha hesaplı oluyor.
Bir diğer seçenek de araba kiralamak. Eğer Amsterdam çevresindeki kasabaları da gezmek isterseniz havaalanından ya da şehir merkezindeki ofislerden günlük araç kiralayabilirisiniz. Bölge genelinde otopark sorunu yok çünkü en yaygın ulaşım aracı bisiklet. Otopark fiyatları günlük 10-20 euro arasında değişiklik gösteriyor.
Parkın giriş fiyatları ise şu şekilde:
Yetişkin (online bilet alırsanız 17 euro)
Yetişkin (bilet ofisinden alırsanız 18 euro)
Çocuk 4-7 yaş ( 8 euro)
Çocuk 0-3 yaş ücretsiz
Park sabah sekiz ve 19:30 arasında her gün açık. Eğer imkanınız varsa hafta içi bir güne getirmeye çalışın çünkü nispeten daha sakin oluyor. İçeride Restaurant, cafe, tuvalet ve piknik alanları da mevcut. Japon bahçelerini ve kapalı seraları da gezmeyi de unutmayın. Orkide bahçesinde çiçeklerle yarattıkları tasarımlar muazzamdı. Her yıl binlerce turistin ziyaret ettiği bu güzel bahçenin bence en büyük eksiği kalabalıklığı. Fotoğraf çekmek istiyorsanız biraz erken saatlerde gitmekte fayda var.
Yarım gününüzü parkı gezmeye ayırıp öğleden sonra da bisiklet kiralayıp çevreyi gezebilirsiniz. Hem tarlaları fotoğraflamak hem de kalabalıktan uzak huzurlu bir gezinti için harika bir seçenek. Park alanınında bulunan kiosktan dilediğiniz saat süresince bisiklet kiralayıp yine aynı yere teslim ediyorsunuz. İnternet adreslerinin linkini buraya bırakıyorum.
Amsterdam’daki bir diğer önemli kutlama da ‘Queens Day’ olarak bilinen 'Kraliçe günü'. Orijinal Koninginnedag olan bu eğlenceli festivalde tüm ülke Hollanda Kraliçesi’nin doğum gününün kutlamak amacıyla turuncuya boyanıyor. Her yıl Nisan sonunda yapılan bu renkli sokak kutlamarı ve Lale festivalini aynı anda görmek istiyorsanız mutlaka önceden otel ve uçak rezervasyonlarınızı yaptırın. Ülkenin en kalabalık ve eğlenceli günlerinin yaşandığı bu dönemde fiyatların da aynı oranda arttığını tahmin etmek hiç de zor değil.