Berlin'de Gezilecek Yerler Rehberi
Berlin seyahatinizi farklı kategorilere ayırarak planlayabilirisiniz.
- Tarihi ve Kültürel Yerler
- Parklar ve Aile Yerleri
- Alışveriş
- Yakın Çevre Gezileri
Nereler Gezilir?
Daha öncesinde 'Berlin nasıl gezilir?' diye sormak çok daha doğru olacak. Onun için Berlin Gezi Rehberini de okumanızı tavsiye ediyorum. Çünkü eğer bir kaç günlüğüne gidiyorsanız göremeden döneceğeniz bir çok yer olacak. Berlin ve yakın çevresini tamamen gezmek isterseniz bence en az 5 güne ihtiyacınız var. Ya da bu şehri önce turist gibi gezip daha sonra başka bir Berlin hikayesi yaşamak için geri geleceksiniz..
İlk olarak en merkezi yerlerden başlayıp popüler caddeleri gezmeniz işinizi kolaylaştıracak. Brandenburger Tor Unter den Linden’in sonunda yer alan üzerinde zafer tanrıçasının sürdüğü bir araba yer alan ünlü kapıdır. Burası hem çok merkezi hem de şehrin simgesi olduğu için mutlaka görülecekler listesindedir.
Bir diğer tarihi yer Berliner Dom adındaki ünlü katedraldir. II. Dünya savaşında büyük ölçüde zarar gören yapı 1894-1905 yıllarında yeniden onarılmıştır. Üst katındaki kubbe bölümünden şehrin en güzel manzaralarından biri izlenir. Önündeki yeşil alan ise her daim çimlere uzanan gençlerle şehrin en hareketli yerlerinden biridir.
Reichstag (Parlamento Binası) hem ulusal birliğin simgesi olduğu için hem de Hitler’in adım atmadığı ender yerlerden biri olduğu için Berlin’liler için çok önemli bir yapıdır. Kubbeli modern tasarımı da ayrıca burayı turistler için en popüler yerler biri yapmıştır.Burası belki de Berlin'deki en kalabalık yerlerden biri olduğundan biletinizi mutlaka günler öncesinden alın.Linkini buraya bırakıyorum. Bu adresten seçtiğiniz saate rezervasyon yaptırarak içeri girebiliyorsunuz. Eğer yer yoksa ki son günlere bırakırsanız emin olun olmayacak, sabah erken saatte önündeki bilet kuyruğuna girip 2-3 saat beklemeniz gerekecek. Gün batımından önce gidip şehrin ilk ışıklarını buradan izlemenizi tavsiye ediyorum.
Holocaust Memorial şehirdeki Nazi Katliamında ölen Yahudilerin anısına yapılmış bir anıttır. Gazeteci yazar Lea Rosh ve tarihçi Eberhard tarafından başlatılan proje aslında sivil bir insiyatife dayanmaktadır. 19.000 metrekare büyüklüğünde, 2.711 beton blok içeren bir alandan ve bir bilgi merkezinden oluşmaktadır. Tasarımdaki her bir sütun ölen bir Yahudi’yi temsil etmektedir. Birinden farklı yüksekliğe sahip bu sütunlar 1933-1945 yılları arasında ölen binlerce isimsiz Yahudiyi de simgelemektedir. Etrafta gezen güvenlik görevlileri sanki bir mezarlığı koruyormuş gibi kurallara özen gösterirler.
Kurfürstendamm ve civarı şehirdeki en iyi otelleri, alışveriş merkezlerini ve restaurantlarını bulabileceğiniz bölgedir. Kısaca Ku’damm olarak bilinen bu geniş cadde karşılıklı sıralanmış mağazaları, cafeleri ve hediyelik eşyacılarıyla halen şehrin kalbinin attığı yerdir.
Tv Kulesi olarak da bilinen Fernsehturm 365 metrelik yüksekliğiyle hala Berlin’in en yüksek yapısıdır. Yukarıda bar, cafe ve bir de gözlem platformu vardır. Biletlerinizi hem gişeden hem de internetten alabilirisiniz. Ben Viator aplikasyonundan almıştım. Kafesi için ayrıca rezervasyon yaptırmanız gerekiyor. Biletle gözlem katına çıkabiliyorsunuz. Bence bar kısmı bir şeyler içmek ve Berlin manzarası seyretmek için gayet yeterli.
Potsdamer Platz yeni Berlin’i yaşamak için gideceğiniz yerlerin başında gelir. Sony Plaza’ın içindeki cafelerden birinde oturarak, kum havuzununda şezlongta güneşlenen insanları izleyebilirisiniz. Herhalde Berlin’liler şehrin puslu havasından çok sıkılmış olacaklar ki burada böyle sevimli bir ortam yaratmışlar. Burada ziyaret edebileceğiniz bir diğer yer de ilk ünlü sessiz filmlerden son yapımlara kadar örnekler sunan Film Müzesi. Çeşitli konularda hazırlanmış sergilerin yanı sıra özel programlar da sunuyor.
East Side Gallery
Berlin’in en önemli simgelerinden biri de zamanında şehri batı ve doğu olmak üzere ikiye bölen Berlin Duvarının kalıntılarıdır. East Side Gallery olarak geçen bölüm bu duvardan günümüze ulaşmış en uzun kalıntıdır. Üzerine, 118 sanatçı tarafından çizilmiş 101 farklı resim vardır. En etkileyici olanlarından biri de Dmitri Vrubel’in ‘Öpücük’ adlı çalışmasıdır.Dudaktan öpüşme komünist ülkelerde rastlanan bir selamlaşma şeklidir.
İki ünlü sosyalist başkanın bir kutlama sırasında çekilen gerçek fotoğrafının portresidir. Grafittinin hemen altında "Tanrım bu ölümcül aşktan kurtulmama yardım et" yazmaktadır.
Berlin’de halen 1,3 kilometrelik Doğu Tarafı Galerisi dışında belli bölgelere dağılmış toplam 700 metre daha duvar bulunmakta.
Şehri gezerken II. Dünya Savaşı sırasında yıkılan anıt klise ‘Kaiser-Wilhelm-Kirche ve hemen yanındaki yeni çan kulesini ziyaret edebilirisiniz. Charlie’s Check Point de yine geçerken uğrayıp görebileceğiniz turistik yerlerden biri. Eskiden önemli bir kontrol noktası olan yer bu günlerde sadece fotoğraf çekip geçeceğiniz simgesel bir noktaya dönüşmüş. Hemen yanındaki hediyelik eşyacıya uğrayıp Berlin Duvarından kalma parçalarla yapılan hediyelik eşyalara bakabilirsiniz.
Berlin rehberinde sık sık bahsettiğim Tiergarten şehrin nefes aldığı büyük parkıdır. Eğer sıcak bir zamanda gittiyseniz mutlaka yarım gününüzü buraya ayırın. Çimenlerde yayılmak, yürüyüş yapmak, kanoya binmek ya da sadece göl kenarındaki kafede lokallerle takılmak için gidebilirsiniz. Bölgenin içindeki tüm caddelerin kesiştiği göbekte yer alan zafer sütunu ‘Siegessaule’ ye bilet alarak çıkabilirsiniz. Bunun için metrelerce yüksekliği merdivenlerle çıkmanız gerekiyor fakat manzara sizi bekleyen manzara buna değer.
Müzeler Adası : Müzelere ayıracağınız süre tamamen sizin bu konu hakkındaki ilginize kalmış. Burada 2 gün de 2 saat de geçirebilirisinz. En büyük müzesi Pergamonmuseum olarak geçen Bergama müzesidir. Antik kent yapılarının rekonstrüksiyonları Pergamon sunağının orijinal frizleriyle ünlüdür.