Yaln-ızolasyon
İnsan doğacağı günü beklerken bile yalnızdı. Rahimde geçen o sürede anne ile arasındaki kordon bağı ile tutundu hayata. O bağ onun yalnızlığının sonuydu. Fiziki yalnızlıkla, duygusal yalnızlık birbirinden farklı iki kavram. Korona virüsü nedeniyle bir sürü insan fiziki yalnızlık yaşıyor. Evlerinde tek başlarınalar. Ama hayatlarında duygusal yakınlık kurdukları insanlar var. Onlar için bu bedenin yalnızlığı. Bir sürü insan da şu süreçte kalabalıklar içinde. Her gün aynı evde gördüğü kişiler var, ailesi, arkadaşı, ilişki yaşadığı birisi var. Ama o kadar yalnız hissediyor ki kendini. Ruhunda yalnızlık duygusunun izi var.
Yalnızlığın ilacıdır; duygusal yakınlık ve aidiyet.
Aidiyet temel bir insan ihtiyacıdır ve bireyler aidiyet ve sevilme ihtiyacına sahip olarak dünyaya gelmektedir. İlk olarak aile içinde doyurulmaya başlanan bu ihtiyaçlar, yetişkinlikte topluma ve sosyal gruplara ait olma ihtiyacıyla giderilmeye devam eder ve alınan sosyal destek süreçleriyle de yakından ilgilidir.
Maslow ihtiyaçlar hiyerarşisinde insanların önce fizyolojik ve güvenlik ihtiyaçlarını karşılamaları gerektiğini söyler. Daha sonra aidiyet ve sevilme ihtiyacı gelmektedir ve insanların bu ihtiyacı karşılanmadığında, öz güven ve saygınlık ihtiyacının karşılanamayacağı, buna bağlı olarak da hiyerarşinin en üstünde yer alan kendini gerçekleştirmenin mümkün olmayacağı belirtilmektedir.
Aidiyet ve sevilme ihtiyacı insanların dostluk kurma, eş, çocuk sahibi olma, bir mahalleye, bir gruba, simgeye veya bir millete ait olma ihtiyacını kapsar. Kişi hem bu gruplar içinde sevgi verendir, hem de sevgi alan. Bu yüzden insanlar sevgi ve aidiyet ihtiyaçları karşılandığı ölçüde, kendine saygı duyar ve kendine güven kazanarak, başkalarınında ona saygı duyduğunu hissetmeye başlar ve bir sonraki basamağı takip etmekte özgürleşir.
Aidiyet duygusu bağlılık ve kabul kavramlarıyla yakın ilişki içindedir. Bireyler ait oldukları grubu kabullenir ve o grup tarafından da kabul edildiğini varsayar. Bazı insanlar için sosyal yönden anlamlı ilişkilere sahip olmak son derece önemli bir gereksinim olarak tanımlanırken, bazı insanlar için sosyal yönden anlamlı ilişkilere sahip olmak o kadar da önemli görülmemektedir. Bir bireyin aidiyet algısı dahil olduğu grup sayısı veya duygusal ilişki sıklığı ile değerlendirilemez. Önemli olan bireyin aidiyet ihtiyacının karşıladığını hissediyor olmasıdır.
Yapılan araştırmalar aidiyet duygusunun yalnızlık ve depresyonla ilişkili olduğunu göstermektedir. Özellikle çatışma, düşük aidiyet duygusuyla ilişkilendirilmiştir ve bireylerde umutsuzluğa yol açabileceği buna bağlı olarak da depresyon ve intihar riskini ortaya çıkarabileceği belirtilmektedir. Önemli bir gruptan dışlanmış olmak agresyonun artmasına, keder, kıskançlık duygularının ortaya çıkmasına neden olmaktadır.
Kabul edilmek ve aidiyet ise memnuniyet gibi olumlu duyguların ortaya çıkmasını sağlamaktadır. Ayrıca aidiyet duygusu, düşük olumsuz duygulanım ile ilişkilidir.
Pek çok ruhsal bozuklukla negatif ilişki içinde olan aidiyet duygusu ve duygusal yakınlık, Korona yüzünden sosyal izolasyon içinde bulunduğumuz şu günlerde kendimize sormamızı gerektiren çok önemli bir soruyu da akla getiriyor;
' Yaşadığım bu duygu gerçekten yalnızlık mı? ’
Sevgiler
Instagramdan takip etmek için; @uzm.psk.sinemcakir