LAPLAND: KARLAR ÜLKESİNDEN SİZE BİR KART VAR!
Çocukluğumun sıcacık anılarından biridir üzerlerinde kar yağan tebrik kartları. Daha önce hiç görmediğim masal ülkelerine giriş biletlerimdi onlar. Nereden kimden geldiğini hatırlamıyorum ama her sene yılbaşı döneminde beni kuzeye doğru bir yolculuğa çıkarmak için ziyaret ederlerdi.
Bembeyaz karların arasında pencerelerinden turuncu sarı ışıkları parlayan, bacalarından buz renginin soğuğuna inat insanın içini ısıtan anne dumanı tüten kütük evler. Üzerinde pırıltılı pullarla kabartılmış rengarenk süslemeler, altında kırmızı fiyonklu irili ufaklı hediye paketleri olan yılbaşı ağacı. Kendini lapa lapa yağan kara teslim etmiş sessiz ama bir o kadar huzur veren sokaklar. Pembe yanaklı, yün bereli kar topu oynayan çocuklar. Gülümseyen bir kardan adam.
Soğuk ama mutluydu benim masal ülkem. Tıpkı Laponya gibi. Çok yıllar sonra kendime bir bilet aldım. Karlar ülkesine yolculuk bileti. Çocukluk hayalimdeki masal gerçeğe dönüşüyordu. Ben o pırıltılı yılbaşı kartpostalındaki çocuk oluyordum.
Lapland
Lapland yani aslında Laponya bana işte bu yüzden yıllar sonra yeniden 'masal yaşatan' bir gezi oldu. Eşimle seyahatlerimizi hep bireysel planlayıp tasarlamaya alışkınız. Bir istisna olarak bu seyahate gezi tarihine 1 hafta kala sürpriz bir şekilde karar vererek tur firması ile gittik. Hayatımda grup halinde gezdiğim birkaç yerden biri oldu. Çok da keyifliydi. Lapland’de gidebileceğiniz yerler, kalabileceğiniz oteller, deneyebileceğiniz turlar hep birbirine benziyor. Kendi maceranızı yaratabileceğiniz, farklılıklar planlayabileceğiniz bir gündemi yok. Eğer iyi ve tecrübeli bir tur şirketi ile gidiyorsanız programınız birazdan anlatacağım tüm güzel yerleri de muhtemelen kapsıyordur. Zaten bence bu gezinin büyüsü gördüğünüz yerlerde değil gördükleriniz karşısında hissettiklerinizde saklı. Ben size kendi hikayemdeki sihirli anları anlatacağım. Siz de kendinizi içinizdeki masala kaptırın ve hayal etmeyi unutmayın! Bu beyaz masalda hayal gücünüz kadar özgür olacaksınız..
Finlandiya
Avrupa’nın en az nüfuslu ama en yüksek yaşam standartlarına sahip Nordik ülkelerinden biri. Eğitim sistemi ülkenin temelini oluşturan en değerli hazinelerinden. Her çocuğun eşit, parasız ve en kaliteli eğitimi alması amaçlanmış. Okul servisi diye bir şey yok çünkü her eve yürüme mesafesinde bir okul var. Öğretmenlik en değer verilen mesleklerden biri. Günümüzde halen en gelişmiş ülkeler Fin eğitim sistemini anlayıp uyarlamaya çalışıyor.
Coğrafya olarak dümdüz neredeyse hiç dağ yok. Ülkenin çok büyük bir kısmı orman. Dünya kereste ve kağıt üretiminde çok ciddi bir pay alıyor. Berry dedikleri orman meyveleriyle dolu bu topraklar ıssızlığını kaliteli yaşama dönüştürmeyi çok iyi biliyor.
Kuzey kutbuna doğru bir yolculuğa başlamadan önce ilk durağımız Finlandiya’nın başkenti Helsinki oldu. Daha önce görmediğimiz bir yer olduğu için bir gün bile olsa şehrin havasını solumak güzel bir başlangıçtı. Bir yandan da soğuk havaya alışma turları yapmış olduk ki şansımıza hava mevsim normallerinin (Şubat) çok üzerinde eksi 1 dereceydi.
Şehrin önemli yerlerini ara ara sıcak kahve molaları vermek koşuluyla yürüyerek gezebilirisiniz. Senato Meydanı , üniversite, Lutherran Katedrali, Uspenski Katedrali, Temppeliaukio Kilisesi, Güney Limanındaki Market Meydanı , Kaviopuisto Parkı , Mannerheim Anıtı , Parlamento Binası , Finlandiya binası ve ünlü besteci Sibelius’a ait anıt şehrin en önemli noktaları arasında. Liman tarafında kurulan açık hava pazarından keçe ve ahşaptan yapılmış hediyelik eşyalardan alabilirsiniz. Özellikle aldığım keçe telefon kılıfı daha da kuzeye çıktığımızdan cep telefonumun bataryasının soğuktan donmasını engellediği için gezimizin favorisiydi.
Bu seyahatin en güzel sürprizi ise yıllar sonra ilkokul öğretmeninle bir araya gelmemiz oldu. Tesadüf bu ya, Helsinki’de yaşayan oğlunu ve torununun ziyarete gelmiş. Onu en son gördüğümde 11 yaşında saçları örgülü bir kız çocuğuydum. Yıllar sonra yetişkinliği, anneliği, tecrübelerini ceplerine sığdırmış yine saçları örülü bir kadın olarak çıktım karşısına. Uzun uzun sohbet ettik. Anlatacak çok şeyim olsa da ben yine ilkokuldaki gibi onu derin derin dinlemek istedim. Muhtemelen Sema öğretmenim için sınıfın en arka sırasında defterlerin kenarlarını hayallerine boyayan kız çocuğuydum. O günden sonra bir daha birbirimizi hiç kaybetmedik. Kışları bembeyaz, yazları yemyeşil, insanları huzurlu, çocukları mutlu, özgürlükçü, demokratik, insanı en yukarıya koyan ülke Finlandiya’dan bana en güzel armağan onu tekrar bulmam oldu.
Rovaniemi
Ertesi gün kısa bir uçusun ardından kuzey Kutup dairesinin geçtiği Fin şehirlerinden biri olan Rovaniemi’ye vardık. İlk durağımız Santa’nın evi olduğu söylenen ‘Santa Clause Village’ dı. Bu Noel Baba köyü tam anlamıyla bir kar masalı yaşatıyor insana. Bu bölgenin en turistik yerlerinden biri olan şirin kasabada yemek yiyebileceğiniz bir restaurant, bir otel, hediyelik eşyacılar, ren geyikleri ve Noel Baba var! Birkaç saat etrafı dolaşıp alışveriş yapmak için yeterli. Karda yürüyüş yapıp kısa bir Ren geyiği safarisine katılabilirisiniz.
Daha sonrasında 3 gün Rovaniemi’de 1 gece de cam igloo’larda kaldık ki bence tatilin en unutulmaz deneyimi burasıydı. Yazının devamında o büyülü geceyi ve bize hissettirdiği heyecanı da anlatacağım. Ama önce Rovaniemi günlerinde yaşadığımız beyaz maceralardan bahsetmek istiyorum.
Şehir merkezi sanki terk edilmiş hissi veren küçücük bir yer fakat çevresinde muhteşem doğa güzellikleri barındırıyor. Yürüyerek neredeyse başından sonuna gezebileceğiniz merkezde birkaç restaurant, özel tur şirketleri ve az sayıda otel var. Arktikum müzesinde kuzey ışıkları ve kutuptaki yaşama dair bilgiler edinebilirisiniz. Ounasvaarabir kayak merkezi 20 dakikalık bir mesafede olduğundan meraklısı için denemeye değer. Biz de yarım gün gidip pembe bulutlu gökyüzünü manzaraları eşliğinde kaydık. Pistler başlangıç ve orta seviye için ideal o yüzden rahat rahat gidip manzaranın tadını çıkarabilirisiniz.
Lapland’de yapabileceğiniz birkaç tane özel aktivite var. Birincisi Husky çiftliği ziyareti ve sonrasındaki Husky safarisi. Kesinlikle deneyin. Buz mavisi gözleri ve muhteşem güzellikleriyle bu özel hayvanlara bayılacaksınız. Gayet evciller o yüzden size söylenen talimatlara uyduğunuz sürece onlara dokunabilir, sevebilir hatta oyun oynayabilirisiniz. Bakışlarındaki asillik ve derinlik bugün bile hala gözlerimin önünden gitmiyor. Sanki buzul çağlarından bu yana genlerinde taşıdıkları tüm mirası gözlerinde saklıyorlar. Onlara dokunmak o kadar güzeldi ki safari kısmı bende tüm heyecanına rağmen o ilk anların gölgesinde kaldı. Orman yolunda son sürat oturduğumuz kızağı çekerlerken kendimi gerçekten çocuk gibi hissettim. Çok az kalmıştı bulutların üzerine Noel Baba’ya uçmaya!
Bir diğer güzel aktivite de Atv Safarisiydi. Beklediğimden çok çok daha güzel bir tur olmuştu. Öncesinde giymeniz için özel safari kıyafetler veriliyor. Zaten kalın olan kat kat polarlarınızın üzerine kırmızı siyah kar tulumlarınızı ve kasklarınızı giyince size eksi 30 dereceler bile engel olamayacak hale geliyorsunuz. İçiniz bu anlamda rahat olsun.:)
Ormanların arasından, buz göllerinin üzerinden geçerken beyazlığı artık çok daha farklı tanımlamaya başlamıştım. Daha önce gördüklerimden çok daha özgür ve sonsuz bir beyaz. Gölün üzerinde mola verip balık tutmaya çalışmak, yaban mersini ormanının ortasına kamp yapıp ateşinde sosis pişirmek, sıcak yaban mersini çayı içerek ısınmak da cabası. Kendinden başka hiçbir şeye benzemeyen bir kar masalı yaşatıyordu insana.
Kuzey Işıkları
Bir diğer muhteşem tur da Kuzey Işıkları yani Aurora Borealis turuydu. Aurora denilen görsel şölen aslında güneş fırtınalarının uzaya yaymış olduğu yüklü parçacıkların Dünya’nın manyetik alanı ile etkileşmesi sonucu oluşan göz alıcı ışık oyunları. Yüzyıllar öncesinden beri bu ışık oyunuyla ilgili insanlar arasında farklı inançlar oluşmuş. Kutup insanları bu ışıkları ‘danseden ruhlar' sanırlarmış. Bir başka yerde de ölenleri cennete uğurlarken 'Tanrıların yaktığı ateş' olduklarına inanılıyormuş. Bugün tüm bilimsel gerçekliğini biliyor olmamıza rağmen insana en mistik hikayeleri sollayacak hayaller kurduran görsel bir şölen olma özelliğini koruyor.
Biz de şansımızı denemek için bir akşam özel bir tura katıldık. Oteller bu konu hakkında tüm bilgiyi size veriyorlar. Kuzey ışıkları alarmları ve uyarı sistemleri bile var. Anlaştığınız tur şirketi sizi otelinizden alıp şehir ışıklarının olmadığı uzakta bir kamp alanına götürüyor. Ahşap bir kulübede önce kuzey ışıkları hakkında bilgi alıp bir video izliyorsunuz. Sonrasında eğer yanınızda getirdiyseniz fotoğrafçılık malzemelerinizi hazırlayıp ateş yakılı üzeri kapalı çadır bölümünde bir yere geçip gözünüzü gökyüzüne dikip beklemeye başlıyorsunuz. Bu yeşilden maviye çalan hareketli parlaklığın görülebilmesi için hava açık olmalı.
Yılın büyük bölümünde hep oradalar ama gözle görebilmek için bir sihirli gücün üzerinizdeki bulutları üflemesi gerekiyor. Her an görülebilecekleri için mutlaka bir nöbetçi gökyüzünü gözlüyor. Şanslıysanız bir anda rengarenk ışıklar yıldızların arasında dans etmeye başlıyor. Ya da bizim gibi gözleriniz kapalı yemyeşil hayaller kurup Aurora Borealis’i ertelenmiş bir macera olarak listeye tekrar ekliyorsunuz. Merak etmeyin hayal kırıklığı kısa bir süre sonra yerini denemeye değerdi ve çok da eğlenceliydi söylemlerine bırakıyor. :) Bunu etrafınızda sizinle aynı duyduları paylaşan insanlarla paylaşabilmek de cabası.
Bir başka keyifli tur da Kemi’de her yıl yeniden inşa edilen ’Snow Castle’ gezisiydi. Bir sürü yaratıcı detaya ev sahipliği yapan bu şahane yeri mutlaka ziyaret edin. Hem şaşıracak, hem de hayran kalacaksınız. İçindeki buz restaurantında öğle yemeği yemek o kadar eğlenceliydi ki, yemeğin tadından çok yerken yaşadığım heyecanı hatırlıyorum. Mavi peçetelerin dışında içerideki herşey, tabaklar, bardaklar, sandalyeler, masalar buzdan yapılmıştı. Zaten bir süre sonra o kadar alışıyorsunuz ki soğuğu hissetmiyorsunuz. Ta ki otelinize, sıcak şöminenin yanına dönene kadar.
Cam Igloo ve Buz Otel
Seyahatin bizce en özel bölümü Arctic Snow Hotel & Glass Igloo’da kaldığımız gündü. Otelin hem bir buz oteli hem de üzeri camlı igloo bölümü bulunuyor. Biz budan yapılmış otelde konaklamak yerine iglooları tercih ettik. Buz otelde kaldığımız süre boyunca konaklayan kimse de yoktu. Cesaretiniz varsa bir gece bu odalarda uyumayı deneyebilirsiniz. :) Yoksa da bizim gibi sadece gezmekle yetinebilirisiniz. İki otel birbiriyle aynı yerde olduğu için buz odalara boş oldukları sürece girebiliyorsunuz. Hatta yataklarında uzanıp nasıl bir his olduğunu deneyimleyebilirisiniz. Igloolarda sıcak su yok o yüzden duş alamıyorsunuz. Ama geriye kalan herşey şaşırtıcı derecede konforlu. Otelin bir buzdan restaurantı, barı, buzdan kilisesi, açık hava jakuzi ve saunası da var. Hepsini kullanabiliyorsunuz. Finliler için sauna ve jakuzi büyük önem taşıyor o yüzden her otelde göreceksiniz fakat buradaki açık havada olmasından ve buzdan yapılmasından dolayı çok daha farklı. Otelde gündüz yürüyüş yapabilir,kardan heykel aktivitesine katılabilir veya beyaz Ren geyikleriyle zaman geçirebilirsiniz.
Cam Igloo’larda Bir Gece
Bence hayatta bir kere yapılması gerekenler listesinde ilk sıralarda olan bir deneyim gökyüzünü seyrederek uykuya dalmak. Vücut şeklinize göre hareket edebilen kocaman bir yatak, minik bir banyo ve tüm odayı kaplayan cam bir tavan düşünün. Sabahın ilk ışıkları pembe turuncu bir gökyüzü olarak odanıza doluyor. Gece yıldızların altında hatta şanslıysanız kuzey ışıklarının dansını sevgilinize sarılarak izliyorsunuz. Aslında tam olarak beyaz bir aşk masalı yaşıyorsunuz.
Bu güzel anılar benim Lapland hikayem oldu. Kendime, çocukluğuma ışıl ışıl bir kartpostal attım. Kim bilir belki bir gün bana geri gelir..
'Saçları örgülü bir kız çocuğu ahşap evin önünde kardeşiyle kar topu oynuyordu. Çam ağaçları ile çevrili bahçesinin etrafında kocaman bir dünya olduğundan habersiz. Pembe bulutlar kaplamıştı gökyüzünü. Beyaz tepelerinin ardında güneş parlıyordu. 'Masal' küçük kızı hayallerine hazırlıyordu..'
Cerencim süpersin yüzüm gülerek ,kalbimde minik bir çarpıntı ile okudum çok güzel kartını
Çok teşekkür ederim Alev'cim. En güzel motivasyon bu güzel yorumlar oluyor :)
Ne kadar güzel yazmışsın Cerencim, okurken tekrar Lapland e gittim sanki ❤