Çocuklarda Duygusal Gelişim
Her bebek farklı bir mizaçla dünyaya gelir. Fiziksel, duygusal ve psikososyal gelişimi de buna bağlı olarak farklılaşacaktır. Yani çocuklar aynı durumlara farklı tepkiler göstererek birbirinden farklı duygular hissedebilirler. Bu yüzden her ailenin kendi çocuğunun duygularına yakınlaşması ve tanıması o çoçuğun geleceğinde çok şey değiştirir. Nasıl mı?
Çocuklarda duygusal gelişim oldukça önemlidir. Kendi duygularını anlayabilen, karşısındaki kişinin duygusunu fark edebilen kişiler yaşam doyumu yüksek bireyler oluyorlar. Buna bağlı olarak, iş, evlilik ve ebeveynlik rollerinde daha huzurlu oldukları bir hayat yaratmayı da başarabiliyorlar. Peki sizde çocuğunuzun kendisi için böyle bir hayat yaratmasını istemez misiniz?
Çocuklara duyguları bebeklikten itibaren öğretmek gerekiyor. Çocuklar ilk doğdukları andan itibaren çeşitli duygusal tepkiler verirler. Aylar ilerledikçe bu duygusal tepkiler çeşitlenmeye başlar. Hoşnutsuzluk, huzursuzluk, rahatlık, neşelilik, heyecan, utanma, korku, irkilme, şaşırma, sevinme ve üzülme...Daha pek çok duyguyu çocuklar farkeder. Yalnızlık gibi, güvensizlik gibi hisleri de öğrenirler. Yani olumsuz duyguları yok saymak çocuğunuzun öğrenmesini engellemeyecektir.
Sadece kendileri deneyimleyerek öğrenmezler. Duygusal gelişim yaşam boyu devam eder. Toplumsal değerlerden, çevreden ve yaşam deneyimlerinden edindiklerimiz bizim duygusal gelişim alanımızın sınırlarını belirler. Bir yaşına girmeden önce bebekler artık karşısındaki kişinin verdiği tepkilerden ne hissettiğini anlamaya başlar. Bu yaş itibariyle artık çocukların duyguları anlaması, tanıması ve ifade edebilmesi için ebeveynlerin bu duygusal gelişim alanını olabildiğince çok desteklemesi önemlidir.
Çocuğunuzun yaşına uygun duygularla başlayarak farklı çalışmalar yapabilirsiniz. Temel bazı unsurlar vardır ve duygusal gelişim desteklemek için olmazsa olmazlardandır!
- Çocuğunuzun davranışlarını duygulardan ayırmadan ifade etmeye ve ona yansıtmaya çalışın. ‘Haklısın şu anda kızgın hissediyorsun’ dediğinizde, hem hissettiği duyguyu tanımlamış olursunuz, hem de hissettiği duyguyu kabul etmiş!
Bu inanın yetişkinlerin en çok zorlandığı nokta, çünkü insanlar çoğunlukla hissettikleri duyguların anlaşılmaması için çaba sarfediyorlar ve bu duygusal bastırma bir şekilde, istemsiz anlarda kontrol edilemeyen davranışlar olarak karşılarına çıkıyor ve durumla olan bağlantıyı da bulamadıkları için duygular ve davranışlar kısır bir döngüye dönüşüyor. Hangisinin hangisini yarattığı fark edilemez duruma geliyor. İşte bu döngü çocukluktan başlıyor örülmeye.
- Çocuklara duyguları öğretin! Bunu beraber duyguların resmini çizerek rahatlıkla yapabilirsiniz. Mesela, günün teması olarak üzüntüyü seçip, beraber ayrı resimler yaparak bu duyguyu konuşabilir, kendi aile ilişkinize dair pek çok ipucunu yakalayabilirsiniz. Sonra başka bir tema.. Ya da masallar ve oyunlar bunun için ideal ortamlardır. Hikayeleri çocuğunuza tamamlatmak, olaylar karşısında karakterlerin ne hissediyor olabileceklerini konuşmak etkili olacaktır. Ayrıca bazı duyguların resimlerini odasına asabilirsiniz.
- Çocukların duyguları tanıması için sizin duygu ifadelerini kullanıyor olmanız önemli. Mesela ‘bugün işte çok yorulduğum için keyifsiz hissediyorum’ gibi bir cümle olay duygu bağlantısını öğrenmesine yardımcı olur. Unutmayın, siz duygularınızı ifade etmezseniz, çocuğunuzda etmeyecek. Psikiyatrik bozuklukların büyük bir çoğunluğunda duygusal denge yoktur. İnsanları yaşadıkları ama söyleyemedikleri duyguları hasta eder..
- Tutarlı olun. Bugün aynı davranışa verdiğiniz duygusal tepki yarın değişiyor, öbür gün yine değişiyorsa çocukların duyguyu öğrenmesi zorlaşır. Kafası karıştığı için anlamlandıramadığı duyguları yaşamak yerine kaçınmayı seçebilir.
Bu tutarlılık anne ve baba içinde geçerlidir. Bunu geliştirmek için eşinizle bir çalışma yapabilirsiniz. Bir duygu listesinden rastgele seçtiğiniz bir duyguyu eşinize söyleyin. O da o duyguyu hissettiği ortak bir anınızdan örnek versin, böylece duygusal tepkilerinizin arasındaki farkları bulabilir, çocuğunuza ortak bir yaklaşım sergileyebilirsiniz.
- ‘Korkacak bir şey yok, üzülecek bir şey yok’ gibi ifadelerden kaçının. Burada durdurmak istediğiniz şey davranışken siz duyguyu gizlemeyi öğretmiş oluyorsunuz. ‘Onun yerine üzüldüğünü biliyorum, haklısın böyle hissetmekte ama ağlayarak çözüm bulamayız’ gibi bir yaklaşım çocuğunuzun duygusal gelişimine katkı sağlayacaktır.
- Ve son olarak duygu listesi yapıp, kendinizi test edin. Bir duygunun adını yazıp karşısına o duyguyu hissetmenize neden olan olayı yazarak karşılaştırabilirsiniz. Hatalar varsa bulmanıza yardımcı olacaktır!
Instagramdan takip etmek için; @uzm.psk.sinemcakir