Şeb-i Arus: Kavuşma
“Doğru ve yanlış tüm kavramların ötesinde bir yer var. Seninle orada buluşacağım.”
Ölümü bir kavuşma olarak görüyordu Mevlana. Sevgiliye, yani Allah’a kavuşma günü. Cenaze değil de düğündü onun için ölüm. Bu nedenle öldüğü gün Mevlevilik’te düğün gecesi olarak kabul edilir. “Şeb” Farsça gece demektir. Arus ise düğün. Şeb-i Arus yani “düğün gecesi” her yıl Aralık’ın 17’sinde hayata gözlerini yumduğu kadim şehir Konya’da törenlerle kutlanır. Mevlana’nın mirası düşünceleri, eserleri ve en önemlisi de ölümünden yüzyıllar sonra hala dünyanın her yerinden milyonlarca insanın kalbinde yaşayan AŞK’tır.
Tek bir coğrafyaya, tek bir haftaya sığdırılamayacak kadar büyüktür O’nun sevgisi. Çünkü yaşamını "Hamdım, piştim, yandım" olarak özetleyen Mevlana sadece bin din adamı ya da alim değildi. Binlerce sayfada anlatılabilecek bir düşünceyi bir satırda anlatmayı başarabilen muhteşem bir filozoftu. Böyle bir insanın söz ile anlatılabileceğine ya da sadece okuyarak anlaşılabileceğine inanmıyorum. Son günlerinden birinde, zayıflamış sesiyle etrafındakilere, “beni kabirde değil ariflerin gönüllerinde arayın” diye seslenen Hz.Mevlana aslında bu vasiyetiyle bile insanlığa çok değerli bir şey bıraktı. Şekle şemale, gösterişe, dinin zorlaştırılarak insandan uzaklaştırılmasına, ayrımcılığa ve yobazlığa yaşamı boyunca karşı olan bu değerli Evliya’nın mirasına her geçen gün daha da ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum.
Şeb-i Arus Törenleri
Her yıl Konya’da 7-17 Aralık tarihleri arasında Hz. Mevlana’nın ve bıraktığı eserlerinin anıldığı törenler düzenleniyor.
Yıllar önce bir bahar ayında gitmiştim Konya’ya. Mevlana Türbe’sini ve müzesini ziyaret etmiştim. Bu sene Şeb-i Arus döneminde Dünya’nın her yerinden gelen binlerce insanla beraber bu törenlere katılmak istedim. Güzel tarafları olduğu gibi olumsuz tarafları da oldu. Kendi tecrübeme dayanarak gözlemlerimi anlatıcam. Ama önce bu dönemde sizi Konya’da nelerin beklediğinden bahsetmek istiyorum.
Her yıl farklı bir tema ile kutlanılan törenlerin bu yıl ki teması “Selam Vakti” idi. Selam kavramını tüm boyutlarıyla anlatmak hedeflenmiş. Mevlana’nın şu sözü ise organizasyonun kalbinde yer alıyordu.
“Selam denizi coştuğunda gönüllerden kini giderir”
Bu 10 gün boyunca yüzlerce etkinlik yapılıyor. Seminerler, konserler, sema gösterileri ve bunun gibi daha birçok etkinlik 17 Aralık’taki Şeb-i Arus töreniyle son buluyor. Vuslat 745 (2018) programının linkini fikir vermesi açısından buraya bırakıyorum.
Şeb-i Arus’da Konya’ya gittiğinizde sizleri neler bekliyor?
Festival ve kutlama dönemlerinde şehirler başka bir renge bürünür. Dünyanın her yerinde böyledir. Konya’da bu dönemde kış soğuğuna rağmen sevgi ve hoşgörü sıcaklığı ile ziyaretçilerini ısıtıyor.
Kentin her yerinde bir hareketlilik ve etkinlik oluyor.
Eğer dünyanın farklı yerlerinden Mevlana sevgisiyle gelen insanlarla tanışmak istiyorsanız bu dönemde gidin. Kafelerde, müzelerde her yerde sohbet edin. Rüyasında Mevlana’nın onu çağırdığı görüp dünyanın öbür ucundan gelen Brezilya’lı kadın, yıllar önce yolu Rumi ile kesişip müslüman olan Amerikalı gazeteci yazar Shems Friedlander ve bunun gibi çok sayıda hikaye ile tanışabilirsiniz.
17 Aralık’ta en kapsamlı tören düzenleniyor. 19.00 da başlayıp yaklaşık 22:30 gibi bitiyor. Devlet adamları, İlahiyatçılar konuşmalar yapıyor. İlahi söyleniyor ve ardından Sema gösterisiyle sona eriyor. Biletlerini önceden internetten almanız gerekiyor. Protokol katılımı ile 20.00 gibi başlayan tören 21:00'e kadar konuşmacılarla devam etti. Sema gösterisi ise 21:15 gibi başlayıp 22:15’e kadar sürdü. Bu tören hakkındaki düşüncelerimin bir kısmını da olumsuz taraflarda paylaşıyor olucam.
Gelelim sizi bekleyebilecek olumsuzluklara. Bunları bilirseniz en azından daha hazırlıklı olarak gideceğinizi düşünüyorum.
Tahmin edileceği üzere her yer çok daha kalabalık. Mutlaka otel rezervasyonlarınızı önceden yaptırın. Son ana bırakırsanız yer bulmakta zorlanabilirsiniz. Fiyatlar da normale göre daha yüksek.
Bu dönemde çok sayıda tur yapılıyor Konya’ya. O yüzde bir müzeyi gezerken bir anda otobüsten inen onlarca kişiyle birlikte olabileceğinizi bilin.
Törenlere her yıl olduğu gibi Cumhurbaşkanı’da olmak üzere devletin önde gidenlerinden çok sayıda kişi katıldı. Hatta 16 Aralık’da meydan da büyük bir miting düzenlendi. Bu nedenle ziyaretçi kadar polis ve sivil polis vardı. Sokaklar kapatılmıştı. Miting Selimiye Cami’nin önündeki büyük meydanda olduğu için hem Mevlana Türbesi’ne gidişi hem de o bölgedeki yerlere ulaşımı engelledi. Helikopterler hiç durmadı. Açıkçası bu karmaşa huzursuzluk yarattı. Benim ve benim gibi düşünen birçok kişi için ziyaretin ruhani tarafını yaralandı.
17 Aralık’taki Şeb-i Arus töreni çok büyük bir salonda düzenleniyor. İçeriye girmek sıkıntı. Bir sürü güvenlikten geçmeniz gerekiyor. Yer bulmak da sıkıntı. Hangi kapıdan gireceğinize dikkat edin. Eğer VIP değilseniz epey bir geriden izleyeceğinizi bilin. Bilet alırken zaten yer planlamasını görüyorsunuz.
İçeriye kamera sokmak yasak. Sadece cep telefonu ile çekim yapabiliyorsunuz. Eğer kamerayı yanınıza aldıysanız onu teslim etmek için uzak bir güvenlik noktasına gitmeniz gerekiyor.
Törenin çoğunluğu devlet adamlarının konuşmaları ve teşekkürlerle geçiyor. Biraz siyasetin de karıştığını belirtmek durumundayım. Büyük bir salon olduğu için ne ilahiyi ne de Sema gösterisini kendinizi vererek izleyemiyorsunuz.
Sürekli birileri yerinden kalkıyor ve salonda hiç bitmeyen bir hareketlilik oluyor. Sema yazımı okursanız ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız.
Emek harcanmış ve çok sayıda insanı ağırlamayı hedeflemiş bir organizasyondu. Bu anlamda takdir etmek ve teşekkür de etmek gerek. Benim burada vurgulamak istediğim nokta tören ile Mevlana’nın düşüncelerinin aynı duyguyu yaratmıyor olduğunu bilmeniz. Eğer törene AŞK’ı hissetmek için gidiyorsanız muhtemelen aradığınızı bulamayacaksınız.
Bu nedenle Şeb-i Arus’a katılın, Konya’yı bu dönemde yaşayın ama bu deneyimi 1 haftalık bir yolculuğa sığdırmaya çalışmayın.
Sema’yı ve bölümlerini anlattığım diğer yazımı okumak için buraya tıklayın.